Blog

Sokak köpekleri sorunu nasıl çözülebilir.? Sokak hayvanları için neler yapılır?  Sokak köpekleri neden saldırır? Köpekler bir insanı öldürebilir mi? Köpekler neden saldırır?  Sokak köpekleri uyutulacak mı? 

Sokak köpekleri sorunu nasıl çözülebilir.? Sokak hayvanları için neler yapılır?  Sokak köpekleri neden saldırır? Köpekler bir insanı öldürebilir mi? Köpekler neden saldırır?  Sokak köpekleri uyutulacak mı? 

Herkese merhaba.

Küçücük çocukların köpek kovalamasından dolayı yola atlayarak can verdiği, sakatlandığı, yetişkin insanların parçalanarak ölmeleri, ya da yaralanmaları hayvan severlerle onların koydukları yemlere, mamalara  karşı çıkan insanları bir çok noktada karşı karşıya getirmiştir. Bu karşılaşmalar daha önceleri sık sık haberlere konu olsa da, ölümlü durumlar sebebi ile köpek gören herkes için ve yem, mama beslemesi yapan insanlar için ağır bir stres oluşturmuştur.

Bu yazı hayvan severlerin şehrin merkezi, ya da kenar mahalle sitelerinde günlük işleri için sabah işe giden yetişkinlerin ve eğitime giden çocuklarının hayvan sevgisini sorgulama, yargılama yazısı değildir. Hayvan besleyen, kırsal bir alanda yaşayan, 6 köpek bakmış bir insanın gözlemlemeleridir.

Öncelikle yazıya zehirli etle başlamak istiyorum.

Çocukluğumda şahit olduğum bir durumdur zehirli et. Aklınıza parça et gelmesin zehirli et aslında zehirli köftedir. Kıymanın içine katılan zehirle köpeklerin ölmesi sağlanır.

Genelde çöp konteynerlerinin yanına bırakılıyor, hayvanlar yedikten kısa süre sonra ölüyor, yaz sabahlarının ilk ışıklarında ölen köpekler toplanıyordu. Nasıl bildiğimi sorarsanız, bir sabah çığlık ağlama sesi ile uyandık. Mahallemiz de eve yakın bir yerde, komşumuzun tasmalı köpeği bu köftelerden yemiş ve ölmüştü. Ağlayanda köpeğin sahibi komşumuzun kızı Behice ablamızdı. Kendisi ciğerlerini yırtarcasına bağırarak ağlayan, köpeğini çok sevdiğini bildiğimiz bir ablamızdı. O zaman gördüm zehirli köfteyi.  Olayın bir diğer yüzü ise ölen sadece köpekler değil, zehirli köftelerden kediler, kuşlar ve gece yemek kokusuna burnu hassas olan kirpilerde var.

Kısacası zehirli et katliam demektir ve bana göre bunun söylemi bile çirkindir, vicdana yakışmaz.

Kendisi, sevdikleri yaralanan, yakınları ve sevdikleri ölen insanlar.   

Ağır bir bedeldir sevdiklerinin hayattan koparılması, yaralanarak acı çektiğini görmek düşünmesi bile korkutucudur.

Köpekler tarafından yakınını kaybeden, saldırıya uğrayan insanların varlığını bilmek, diğer insanlar içinde köpeklere mesafeli bakmaya, ortak yaşam alanında tehdit olarak görmeye neden olur.

Bir ailede bireyler birbirinin mutluluğunu sağlaması gerektiği gibi, dışarıdan gelecek olan tehditlere karşıda ev halkını, hatta konu komşunun bile güvenli bir ortamda olmasını ister. Bazen bu durum yabancı insanlar için bile geçerli olur.

Köpekler bu güven ortamını bozan canlılar olarak görülmekte, şiddet içerikli haberlerden dolayı sokak köpekleri ile insanlar arasında sıkıntılar yaşanmaktadır.

Şehir hayatında sokak köpekleri.

Sokak köpeği tanım olarak sokakta yaşayan özgür, bağımsız canlılardır. İç güdüleri ile hareket ederek olduğu ortamda yaşarken, çevrenin etkisi ile çoğu travma sahibi hayvanlardır.

Travma sahibi diyorum, çünkü ülkemizde tam anlamı ile hayvanlar insanlar arasında oturmuş bir düzen bulunmamaktadır.

Tabi ki bu düzen kanunlar doğrultusunda olması gerektiği için, sokak köpekleri tamamen insanların vicdanlarına mahkumdur.

Sokak ortaları kenar mahallelerde köpekleri besleyen insanlar kadar, köpeklerden kendince nedenlerle korkan, kovalayan hatta şiddet uygulayan  insanlar vardır. Bu davranışlar köpekler için travmalara neden olur ve hayatı boyunca bu etki ile hareket ederler.

Köpekler sürü ile hareket etmeye meyilli hayvanlardır. Yapılan araştırmalarda insanlarla az etkileşime girmiş köpeklerin, insanlar yerine kendi türü ile hareket etmek istediği belirlenmiştir. Kırsal alanda yaşarken izlenimlerimde bunu desteklemektedir.

Karınları toksa 4 – 5 tane ve daha fazla sürü ile hareket eden köpekler kuyruk sallamıyor, insanların yanına yaklaşmıyor, alfa olarak belirledikleri en güçlü olan sürü liderinin peşinden gidiyorlar.

Köpeklerin sürü meyilli olduğunu anladıktan sonra bir de sahiplenme içgüdülerini bilmek gerek. Köpekler sosyal canlılardır, yalnız olmayı pek tercih etmezler. Çok yaşlanmadıkça mutlaka yerde oturan bir köpeğin yanına, insanın olduğu bir cadde, mahallede yatarak, oturarak çevreyi izlerler. Bulunduğu bölgeye adapte olduğu andan itibaren kendisine iyi davranan insanların olduğu, yemek yediği yeri kendi bölgeleri olarak belirler, oradan çıkmazlar. Bulundukları bölgelerden kovulması durumunda bir başka bölge arayışına girerler ve yalnız olmazlar.

Yetişkin köpekler kendi içlerindeki düzeni kavgaları ile halledip uzun bir süre geçmeden unuturken, insanlardan gördükleri şiddeti travma olarak taşımaya meyillidirler.

Güven konusunda abartı bir zaman almasa da, bir insanın travma da olan köpeğin güvenini kazanması da mümkündür.

Yukarıda yazdıklarımın tamamını toplayacak olursak lütfen şöyle düşünün.

Travma sahibi 3 veya 5 köpek, dövülmüş, işkence görmüş ve tekmelenmiş olsada. Bu hayvanların birlikte olduğu ortama bir insanın girerek onları beslemesi tehlikeli olsada mümkündür.

Beslendikleri bu alanı sahiplenen köpekler, travmalarına sebep olan bir ağaç parçası, sopa, şemsiye, yüksek bağırtı sesi harekete geçmelerine neden olacağı gibi, içgüdüsel olarak da gördükleri şiddet ve sürü psikolojisi ile saldırıya geçeceklerdir.

Yavru köpekler üzerinde yapılan araştırmalara göre, sürü psikolojisine girmeyi engellemenin yollarından birisi de, yeni doğan yavruların yetişkin olmadan insanlarla etkileşim içinde olmasıdır. Sadık olan bu dostlar, aksi taktir de vahşi bir sürü üyesi olabilmektedir.

Köpeklerin davranışları ve başına buyruk bırakılması, insanların vicdanlarına terk edilmesinin sonuçlarını özel aracı ile gezerek, açık alanda köpekleri besleyen bir vatandaşımızın köpekleri beslemek isterken, parçalanarak ölmesi belki anlamamıza yardımcı olacaktır.

Hayvan besleme.

Bilinçlenmek çok önemlidir. Bu nedenle köpeklerin ve genel olarak hayvanların bakımları hakkında insanlar bilinçlenmelidir.

Bulunduğum kırsal alana her yaz girişinde, farklı cinslerde ev köpeklerinin atılmasından çıkardığım anlam budur.

Köpek ve diğer hayvanların ev de bakımı sorumluluk demektir. Yerine getirilmesi muhakkak gerekli olan ihtiyaçlarının, sonraya atılması durumunda daha çok iş gücü ve daha çok sorun çıkarmaya neden olmaktadır.

Bir diğer durum ise çocuklara hayvan sevgisi aşılamak için eve hayvan almak, hayvanı mal, eşya, öğretici olarak görmek yanlış bir durumdur. Bir çok köpek ve kedi anlık oluşan heveslerin sona ermesinden ötürü, sokağa atılmaktadır. Hayvanların kakası, alt temizliği, koku gibi durumlarla aşı ve ilaçlar veteriner masrafı ortaya çıktığında hayvanlar sokağa terk edilmektedir.

Bu durum ücret karşılığı satın alınan hayvanlar, veya sahiplenilen hayvanlar diye bir fark yapmamaktadır.

Hayvan beslemede sorumluluklar iyice anlaşılmalıdır. Apartmanda hayvan besleme ile bahçeli bir evde beslenen hayvanın maliyeti ve iş gücü farklı olsada, ortak noktaları hayatlarından bizim sorumlu olduğumuzdur

Ne yapılabilir.

Kediler, köpekler başta olmak üzere dünyanın her yerinde hayvanlara şiddet, taciz, işkence olayları gerçekleşmektedir.

Hayvanların bu durumlara maruz kalmasını engellemek için Avrupa ülkelerinde katı kurallar devreye sokulmuştur. Ülke ülke farklı kurallar doğrultusunda hayvan sahiplendirilse de, hepsinin ortak noktasında hayvana şiddetin suç sayılması, para ve hapis cezasının bulunmasıdır. Ölümlü hayvan suçlarında ise bu cezaların katlanmasıdır.

Ülkemizde yapılacak kanun düzenlemeleri sokak köpekleri ile alakalı benzer bir düzen sağlar mı derseniz, bunun olacağını ben pek sanmıyorum.

Kişisel fikrim.

Sokak köpeklerinden insanların kurtulması gereklidir. Hayvan severler bana belki kızacaklar, ama sokak köpeklerinin sokaklardan toplanması bir yönden de köpeklerin insanlardan kurtulmasıdır. Bu durumun iki tarafında mutlu olabileceği bir nokta olacağını düşünüyorum.

Peki bu durum nasıl sağlanabilir?

Yurt dışında bulunan bir arkadaşımın çok güzel anlatımı ile size ‘’huzur evinin’’ insanlara ne ifade ettiğini yazmak isterim. Huzur evi hayatını yaşamış insanların bile bile girdiği son duraktır. Orada doğum olmaz, sadece cenaze olur. O nedenle orada olan insanlara iyi davranılır, çünkü yaşamışlar ve artık daha başka bir hayatı olmayan yaşlılardır. Onlar için gün eğlenme, şımarma, nazlanma, gülme, sadece boş boş oturma yeridir. Keyiflerine hizmet eden aktivitelerin olduğu bir yaşlının lunaparkıdır. Orada çalışmak, acıktığında yemeğini kazanmak için çırpınman gerekmez. Orası farklı bir hayattır.

Bu tanımı size yazmamdaki neden şudur. Sokak köpekleri için oldukça geniş bir alan kapanarak barınak yapılabilir. Bu barınak Amerikan köpek barınakları gibi değil, hayvanların geniş bir alanda kavgadan kaçabilecekleri kadar büyük arazide, kafeslerin olmadığı park şeklinde olmalıdır.

Bu parkın sahibi devlet, devletle birlikte  hayvan hakları savunucuları, hayvan severler ve hayvan dernekleri tarafından kontrollerle işletilmelidir.

Ana kuralları, gelen hayvanın cinsine bakılmadan kısırlaştırılması, hayvan sahiplenmek isteyenlerin ise hayvanlarını sahipleneceği ücretsiz tek yer olmasıdır. Zaman içerisinde evcil köpeklerin kontrol altına alınması ile kısırlaştırılan sokak köpekleri, kendilerine ayrılan parkta şiddet, işkence, tecavüz görmeden huzur içinde kendi lunaparklarında uykuya dalacaklar. Sokaklardaki köpekler herkesin mutlu olduğu bir şekilde yavaş yavaş temizlenecektir.

Köpek besleyen şehir ve şehir dışında bulunan hayvanların tamamının çiplenmesi, dövme yapılması, numaralandırılması ile Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlanarak kontrol altında tutulması gibi bir önlemle, hayvanlar kontrol altında tutulabilir. Köpekler için kurduğumuz huzur evinin daha sakin kalmasını ve canlıların daha az zarar görmesini sağlayabiliriz. Sokak köpeklerinin sokaklardan toplanarak ayrılması ile kanun kapsamında suçlara verilen cezaların arttırılması, hayvan sahiplenmek isteyen insanların bilinçli hareket etmesi sonucu, gelişmekte olan ülkeler statüsünün bir tık üstüne hepimiz mutlu bir şekilde çıkmış oluruz.

Sabahın erken saatlerinde çocuğunu yalnız okula göndermeye korkan anne babanın, çocuğuyla giderken kendisinin dahi korktuğu, yetişkin insanların, gençlerin işe giderken ya da dönerken köpeklerin saldırısından korktuğu, 40 yaşında bir adamın akrabalarını ziyaret etmek istediğinde sürü şeklinde köpek saldırısına uğraması, insanların akşamın belli saatlerinden sonra yalnız başına köpek korkusu ile dışarı çıkamaması eve kapanmaları, köpek kovalaması yüzünden yola atlayan çocukların araç altında kalması, herkesin canını yakmakta, üzmekte, rahatsız etmektedir.

Bu yazıyı okuyorsanız bilmenizi isterim ki, bu durum, bu karmaşa bir tek hayvana işkenceden vicdanı sızlamayan, ciğeri yanmayan insanların işine yaramaktadır.

Sokak hayvanlarını beslemeye devam edelim, ama bilelim ki bu düzen durumun daha zor hale gelmesinden başka işe yaramamakta, sürekli olarak ağır kazalar, ölümler ve insanların karşı karşıya gelmesine, kavgalara sebep olmaya devam edecektir.

Mutlu kalınız.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

1 Yorum

  1. Hikmet sülecik says:

    Fikir çok güzel aynı fikirdeyim sahipsiz hayvanlar tez zamanda insanlardan kurtarılmalı hernekadar saldırıyor olsalarda vicdansız ve saldırgan olan biziz onların bir sebebi var ama onlara yapılan insanların baş edemedikleri duygu bozukluklarından kaynaklanıyor.Dilerim böyle önlemler alınırda hercanlı kendi bakış açısından huzur bulur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.